8.13.2014

bir insan en fazla ne kadar mutlu olabilir ki
peşinden koşmaya değecek mi

8.10.2014



Ürdün'deyken bir arkadaşla film muhabbetine gireyim demiştim de "ben film izlemiyorum" deyip konuyu kilitlediğinde şaşırmıştım. "Nasıl yani film izlemiyorsun, hiç mi? Neden?" diye sorduğumda "En son ne zaman izlediğimi hatırlamıyorum, Haram olan şeyleri izleme gereği görmüyorum" demişti. Bunu bir kültür meselesi olarak görmüyordu, o konuda haklı olduğunu biliyorum zaten de haramı bu kadar rahat bir şekilde seyre dalmam, göz kaçıranları ise garipsemem üzdü beni. 
Film izlemeyi bıraktım gibi radikal bir kararla bitmeyecek bu post, öyle bir isteğim var mı onu bile bilmiyorum. tutamayacağım sözleri vermemeye çalışıyor insan bir yaştan sonra, umuttan umudun kesildiği o yerden sonra. Ama bir süre filmlerde seçici olacağım dedim kendime. Ürdün'de yalnızca bir holywood filmi izledim, döndüğümden sonraysa şehirler arası otobüs yolculuğu sırasında mecburiyetten bir tane. ramazanda zaten genelde iran filmi izlerim, adetimi bozmadım. Genel adetimi bozdum ama, film izleme oranımda büyük bir düşüş var. uzun sürmeyecek biliyorum, ama sürmesini de istiyor muyum, istemiyor muyum karar veremediğimden sürüncemede kaldım.
bu arada filistinlilere olan derin sevgimden ötürü izlemeyi ertelediğim filmleri izlemeye koyuldum. Arapça altyazıyla izledim inch'allah'ı, omar ise altyazılı ama lehçeyi anlayayım diye geri aldığım yerler oldu. Altyazıya güvendiğimden kulak asmadığım zamanlar da oldu elbet. 
inch'allah filmi hergün israil(?) ve filistin arasında mekik dokuyan doktorun kimin haklı olduğuna karar verme hikayesi, ben biraz kafaları bulundurma yapımı olarak değerlendirdim filmi.
omar ise geçen seneki yabancı film oscar adayı. güzel denilebilir, aşk filmi olarak geçiyor her yerde. aşk politiktir gibi iddialarda bulunmayacağım da gerilim ortamında aşkın, öyle leyla'yı rahatça düşünerek yaşanmadığını, bazı şeylerin leyla'dan önce geldiğini (sıralama olarak) gösteren bir film. 
iki film de güzel sayılır, etkilenmemek elde değil. filistinlilerin üstün ırk olduğunu iddia ediyorum arada, omar filmindeki oyuncu adam bakri bunu desteklemiş sağolsun, ailecek destekliyorlar hatta. 
***
şimdi benim asıl söylemek istediğim şuydu, ürdün'ün yarısı filistinli. ben orada bulunduğum süre boyunca filistin meselesine türkler olarak yalnızca islami bir dava olarak algıladığımızı fark ettim. özellikle bir gün filistin gecesi düzenlediler, çaldılar, oynadılar, söylediler, şiirler okudular... ben her an "tekbir" diye bağıracak birini beklerken onların tezahüratları farklıydı. onların bu tutumlarından rahatsız olan filistinliler de var biliyorum ama genel durum bu. 
ramazan boyunca kudüsle ilgili sayfaları takip ettim, gençler hakikaten "yaşıyorlar" bizim gibi umutsuz değiller. her gün şehit veren anneler "Allah bize yeter" deyip şehadeti kabul ediyorlar, bizim gibi hazımsızlık çekmiyorlar her olayda. teslimiyet ehli değiliz. kastım elbet bu duruma çabuk alışmak değil, bu konuda kendimi savunmak adıyla açıklama gereği duymuyorum. 
orada özvatanında parya hayatı yaşaması istenen bir halk, bizde sadece din dayanaklı bir dava, elbet dinden ayrı düşünülemez filistin meselesi ama orada yaşayan insanların dinle birlikte bir hayatı olduğu da unutmamak gerek sanırım. her an ümmetin koca yükünü onlar yükleyip cihat etmelerini bekleyemeyiz onlardan, ki onlar bunu yapıyorlar aslında, bizim bu beklentimiz utanç verici olan.
işte tam da bu sebeple iki filmdeki bazı sahneleri hiç yakıştıramıyorum filistinlilere. bizim gibi bozulmayın siz de, yapmayın etmeyin demek istiyorum. tamam ümmetin yükünü sadece siz yüklenmeyin ama bu kadar da ileri gitmeyin. 
"hata yapma fırsatı size (de) verildiyse de bilin onun talihinden ne kadar düştüğünü size" 
haksız bir istek biliyorum ama ben de bir yerde türküm ve onların bakış açısına sahibim.