5.30.2011

hay sizin...

hay ben sizin diye başlayıp sövmek istiyorum. Kıçının derdine düşüp milyonlarca insanın kafasına dert açan zihniyetten anca böyle bir çözüm beklenirdi.
Rapid'e üyeliğim yok üye olanların halini düşünemiyorum, üye olmayanlara ezik muamelesi yapan rapid animelerine söylenen ben bile şimdi tamam diyorum, tamam ez bizi rapid yeter ki yasal ol. (işte milleti böyle ezik yapıyorlar) Offf be offfffffff.

5.22.2011

aşk tesadüfleri sever-miş-miş

Filmin sinemasına arkadaşların onca ısrarlarına rağmen bile bile gitmedim, biliyordum millet abartıyordu. Geçen gün filmi izlediğimde de gitmediğime dair en ufak bir pişmanlık uyanmadı içimde. Hakikaten abartılmıştı. Reklam yapan yine kazanmıştı. Tabii filme kötü de demiyorum, benim açımdan vasattı. İzlemesem de olurdu da işte şu mahalle baskısı kurbanıyım.
Filmdeki Deniz karakteri onca şımarıklığına uyuz olmama rağmen güzel oyuncu Belçim'ciğim hakkıyla oynamış. Mehmet Günsür ise ilgimi çekmiyor, oyunculuk namına da artı bişeyi olduğunu düşünmüyorum. Yalnız Özgür karakterinin ergenliğini Batuhan Karacakaya tarafından canlandırılmış. İşte o sahnelerin daha çok olmasını isterdim. Zira bu çocuğu çok sempatik buluyorum. İleride çok can yakacak cinsten.
Filmdeki tesadüfleri abartı bulmadım açıkçası. Yani tamam, bazıları için yok artık denilebilir de bence inandırıcılığını sarsacak kadar değildi. Filmi benim için vasat yapansa aşk'ı zerre miktarda hissetmeyişim oldu. Zaten 3 gün birlikte olup, yaşanılan o tatlı anlara aşk adının verilmesinden hiç hoşlanmam. Daha hiçbir şeylerini bilmeden, tanımadan aşk adı veriliyor. Bİrlikte olduklarında ilişkinin Burak ile olan ilişkiye dönmeyeceğinin garantisi var mı?
Filmde hoşuma giden gerçek hayattan fazlaca esinlenmiş olması. Mehmet Turgut'dan esinlenmeler, fotoğrafçılığı babadan kapmalar, arada gözükmesi, ankara'lı gruplara yer verilmesi. Açıkçası çok hoş ayrıntılar. Bir ayrıntı daha var ki filmin içeriğiyle ilgili olsa da söyleyeceğim. Sonunda kızın tiyatro sahnesinden kulise koştuğunda telefonuna bakıyor ve saat 23:23. (bilindiği üzere böyle saatlerde yani iki sayının da aynı olduğu, sevdiğin seni düşünüyor oluyor ve dışarıda çocukcağız onun sebebiyle ölmek üzere)
ve asıl en önemli kısım şu ki filmi benim için izlenebilir yapan müzikleri. Müslüm Gürses'miş falan hiç ilgilenmiyorum ve muhteşem bir soundtrack'a sahip diyorum. Redd'den Tnk'ye Teo'dan Şebo'ya sevdiğim tüm sanatçıların/ grupların şarkı yorumlarını dinlemekten daha çok sevmediğim Demir Demirkan'ın zaferlerim parçasını dinlemekten zevk aldım. Muhteşem bir uyum vardı o sahnede. Aslında filmler ile şarkıların keşfedilmesinden nefret ederim ama zaferlerim şarkısının daha önce bu kadar güzel olduğunu düşünmemiştim. Şarkıyı biliyordum da açıp dinlemezdim şimdiyse yazıma eşlik ediyor.

5.19.2011

wicker park

Filmin methini çok duymuştum da izlemek yeni nasip oldu, o kadar da abartılmamalı diyorum sonuç olarak.
Başlarındaki o sıkıcılıktan kurtulup film açılmaya başladığında "kızım o tarafa değil bu tarafa yürü", "yavrum eğilme ayağa kalk", "çocuğum sen her şeyi şu kıza anlatma" diyerek gerilim filmi izler gibi izlemeye başladım. Açıkçası ayrılmaları için her şeyin birlik olması ve azılı "takıntılı"nın tüm uğraşlarına rağmen birbirlerine ulaşmak için çabalamaları filmi romantik yapan.

5.16.2011

beklemek

Geçen hafta ya da ondan önceki hafta tam hatırlayamıyorum resim sergimiz vardı. Ben de bir gün görevliydim. Sergi dediysem abartılmasın bir avm'deydi, tüketimin merkezine eserlerimizi koyduk, 3 dakikada 60 küsur resmi incelenmesiyle tüketim hızına heba ettik zannımca resimleri. Esas konuya rücu ediyorum. Saat 16.00'dan 22.00'ye kadar eserlerin başında duracaktım. Esas görevli aslı ben değildim arkadaşa arkadaşlık etme bahanesiyle orada bulunacaktım ki arkadaşın görev saati değişince ben başlarında durdum. Allah'dan ki yanı daha sonra bir abla geldi de ve konuşkan çıktı da kendime zaman geçirebildim.
Yanımda arkadaş olacak diye kitap da almamıştım, sadece ezberlenecek bir metnim vardı onu götürmüştüm de o janjanlı ortamda onu da beceremedim.
Öğrendim ki beklemek zor, çok zormuş. Rabbim tüm işi müşteri beklemek olan işçilerin- çalışanların yardımcısı olsun. Otur otur nereye kadar, hadi biz oturuyorduk bir de oturması yasak olanlar var onlara ne demeli. Zor işmiş vesselam.

가족 / Ga-jok

İzleme sebebim: yakın zamanda izlediğim Midnight FM filmiyle ilgimi fazlaca cezb eben dünya tatlısı başarılı oyuncu Soo-ae dı. Bu filmde de etkili bir oyunculuk sergilemiş. Film ise benim açımdan çok da izlemeye değer değil.
Sunflower filminin dişi ve birkaç düşük beden versiyonu olmuş. Sunflower'ı çok sevmiştim de artık yaşlandığımdan zevklerimin değişmesinden midir nedir bu filmi çok beğenemedim. Safi dram. İzliyorum, "gözlerim 40 derece ile yanıyor" ama sonrasında "eee!?" diyorum. Kore filmi bağımlılarını kesmeyecek ama yeni başlayanlara da iyi gelecek bir yapım olmuş.

5.11.2011

.


bir yarım akıllı
bir yarım deli...
mor ve ötesi


5.06.2011

.

Yazacak bir şey bulamayınca tasarımımı değiştireyim dedim. Karamsar bir insanım siyahı severim ama itiraf ediyorum bloglarda beyaz daha göze hitap ediyor. Deneme yanılma yoluyla yaptım işte bir şeyler. Şu sevgili salak bolg muhabbetini de artık kesiyorum gözünüz aydın zira hakikaten saçma bir komiklik oluyor. Rabbim ben büyüdükçe içimdeki çocuk yaşlanıyor, Yetişkin olduğumda sanırım o ölmüş olacak  ve beni korkutuyor. Neyseciğime yazacak bişeyim yok. Yatacağım birazdan.