12.18.2015

halka açık

geçen derste cennette bahsetti hoca, bir an o kadar uzak bi diyar gibi geldi ki, daha doğrusu çok uzun zamandır hakkında konuşulmadık bir şey olur ya sonra anılınca aa di mi öyle bir şey vardı dersin öyle oldum.
sonra sonuç merkezli yaşamadığım aklıma geldi, tüm düşüncesizliklerim bundan.
bir çok şey yapıyorum ama hiçbirini neden yaptığıma dair ciddi bi niyetim yok. bu beni artık yormaya ve rahatsız etmeye başladı. daha doğrusu düşünmeyi ertelediğim birçok şeyin artık "aklımın odaları"na sığmadığını fark ettim. şimdi problem şu yüzleşecek miyim yoksa kaçak kat mı açacağım.
niyet belirlemek ne kadar da zor bi'şey. Allah rızası denen şey devamlı tazelenmeyi gerektiriyor sanırım. yoksa rahatsızlık duymamam lazımdı.
dua istesem, en azından kendime dua etsem ya da.

12.11.2015

bunu aslında imgeyle anlatmak isterdim ama şuan onu yapacak kafa bulunmuyor bende.
kalabalıklar içindeyiz çoğunluk siyah manto giyinmiş biri bordo,
kalabalıklar içindeler herkes siyah palto giyinmiş biri sarı.
...
keşke dışarıdan kendilerini/birbirlerini görebilselerdi.

10.25.2015

bugün çok acayip bir şey oldu, yol boyu düşündüğüm ve hala bazı şeylerimizi sindiremediğimden aklıma getirmemeye çalıştığım kişiyle mekana girerken karşılaştım. o mekanda daha önce hoş tesadüfler oluyordu da bu neden oldu hiç anlamadım. düşünüyorum düşünüyorum Allah'ın neden böyle bir şey yaptığını anlayamıyorum, imtihan falan değildi ama neydi bu?

10.10.2015

keşke demeden duramayangiller


  • en mutlu anlarında dahi keşke diyecek bir şey bulurlar
  • nice keşkeler devirdikleri gibi önlerinde de keşke dağları vardır.
  • mutluluğa eremezler

8.12.2015

(yüksek sesle konuşur, hatta bağırır, beden dilini kullanır, ellerini duvar muvar varsa çarpar, toprak yolsa tekme atar)

ulan ağla be, ağla. ağlarsan belki anlarsın, öyle diyordu ya. belki doğrudur, gördün-yaşadın-dinledin-seyrettin ve ağlamadın ya ...sın sen. ya ne zaman mühürlendi bu kalp, ne zaman bu kadar katılaştı bu kalp, ne zamandan beri yaşarmıyor bu gözler. bencilsin diyordum ama artık kendine bile ağlamıyorsun. boşvermişlik akıyor heryerinden ama boşvermiyorsun biliyorum, ama niye hiçbir şey etkilemiyor. etkilese de etkilemiyor. nasıl bırakabildin o kadını öyle bugün, o ağlarken nasıl hakkında öyle şeyler düşündün. yuh be! bence rabbin seni terketti mi diye bi düşün. bunu da düşünmeyeceksin biliyorum, düşünmen gereken on tane şey varken sen hala on birinci şeyi düşünüyorsun. bence 26'yı bekleme. çünkü sen zaten ölmüşsün, ama yaşadığını sanıyorsun. nefes alıp vermekle yetmiyor o işler.

peki.

(diz çöker, hıçkırarak ağlamak ister ama beceremez

5.14.2015

5.01.2015



the loneliest planet

NBC yönetmene ödülü takdim ederken "kadın yönetmenlere sinemanın ne kadar ihtiyacı olduğunu anlıyorsunuz" tarzında bir cümle kurmasıyla filmi listeme almıştım, çok uzun bir süre altyazısını bekledim. sonra da sinema dünyasını bıraktım, şimdi seçici bir şekilde dönüş yapsam da yanlış bir tercih yaptığımı daha ilk dakikasında anladım.
artık algı dünyamı kirletecek filmler izlememeyi planlarken bu filmle hesabım tutmadı. gençlerimiz nişanlı, e filmin kırılma sahnesinden sonra uzaklaşmalarını anlamamız için de başta ne kadar samimi olduklarını anlamamız gerek. bunu "açık açık" anlatmış yönetmen, ben bu kadar teşhirciliğe karşıyım elbet.
neyse, önemli sahne şu adam kendisine silah doğrulttuğunda sevdiğini hemen silahın önüne atıyor ama çok kısa bir sürede yaptığını fark edip hemen arkasına alıyor sevdiceğini. ama olan olmuş oluyor. filmin bundan sonra gezilen yerlerde bile bir değişme, yolculuğun başlarında üç kişi yakın çekimle kadraja sığarken kırılma noktasından sonra uzaktan çekimle anca kadraja sığıyorlar. kamera bazen adama bazen kadına yakınlaşıyor. artık davranışlar değişiyor.
film force majeure'e benzetilmişti adamın tepkisi sebebiyle ama bu film çok sıkıcı onun yanında. kıyaslamadan baktığımızdaysa gereğinden fazla uzun tutulmuş.
izlemesem de olurmuş yani benim açımdan.

4.28.2015

26 yaşında öleceğimi düşünerek yattığımda yaşamak için delice koşan, bin bir badire atlatan biri olarak rüyalar görüyorum. bir anlaşmazlık var ya da ben iddiamdan vuruluyorum/vurulacağım.

4.08.2015


ida (2013)

filmde iki karakter var ve birine yüklenip ötekine kısa paslar atıyor. kırılma noktalarına bu ikinci karakteri yerleştiriyor.
rahibe olacak kızımız tek akrabası olan teyzesini ziyarete gidip yahudi olduğunu öğreniyor.(vivet kanetti'den bizans sohbetleri iyi gider araya) ailesinin izini sürüyor teyzesinin de yardımıyla. olaylar teyzesinin rahibe olacaksın ama günah işledin mi, neyden vazgeçtiğini biliyor musun minvalli sözleriyle saf yüreğe şüphe tohumu atılıyor (?) teyze günahkarı canlandırırken yeğen en temizi üstleniyor. burada tepkileri önemli teyze ne zaman hoş olmayan bir şey yapsa yeğen mekanı terk ediyor. bizdeki kalben buğz etmenin en zayıf mertebe olması geldi aklıma. müdahale yok, pasif bir tepki. ama illa ki tepki.
teyzeden devamlı yeğenin temizliğine vurgular, isa'sına laf sokmalar var bence bu kısmı da ilginç. hani lilya4-ever'da lilyacık bir gün meryem ana'nın resmini fırlatıyor ya iki sebepten olabilir. 1) neden yardım etmiyorsun? düşüncesiyle 2) kendi kirlenmişlkiği sebebiyle onun masumiyetliğine tahammül edememe. ben hep ikinci şıktan yana oldum. bence lilyacık bu sebeple tepkisini gösterdi; teyze bu sebeple yeğenini rahatsız ediyor.
son sahne ikinci önemli sahne: artık yeğen neyden vazgeçtiğini bilerek tanrı'ya dönüyor. kendisinin vazgeçmeseydi rahibe olacağı törende gözünden yaş dökülür yeğenin. içine düşen şüpheye rağmen gönlü tanrıdadır, ben de orada olabilirdim/ben niye buradayım sızlanışı. ben de keşke bilmeseydim bazı şeyleri de olabilir bu. (arada atladığım yeğenin gözünün açılış sahneleri de ilginçti, ki en acısı düşünüp gülmesiydi, mutsuz rahibeler arasında gülücük dikkat çeker.)
kimse işlemediği günahın masumu değildir diyorlar ya, film bunun tefsiri gibi. günaha bulanıp tanrıya dönmesini olumsuz yorumlayanlar var da ben hiç öyle anlamadım olayı. sonuçta sınırını aşsa da dönüşü var ve asıl vurgusu çitin öbür tarafına şahit olduğu halde dönmesi, neyden vazgeçeceğini bilerek dönmesi,( belki de bu yola işi zorlaştırıp vazgeçeceklerimi tadıp geleceğim diye çıktı yeğen, çileci bir inançları var, yadırgamam. )
hıristiyanlık fıtrata aykırı diye son kararımı veriyorum bu filmle de. bu ama ayrı bahis bir gün belki açarım.

cem adrian desin son sözü
Ellerim çizik üzgünüm, dikenliklerden geldim Kalbim paramparça ama sana topladım geldim Bir bilsen neler yazdım, hepsini yaktım geldim 

4.07.2015

"
x: siz demin bana başınızla selam mı verdiniz?
y: evet
x: niçin?
y: öyle dikkatli bakıyordunuz ki selam vermek zorunda hissettim kendimi
x: o kadar mı?
y: bakın ben size bana niçin öyle bakıyordunuz diye sormuyorum.
x: sorun lütfen
y: ...

"

3.30.2015

"beni bırakırsa bunları anlattığı için bırakacak" biliyorum

3.17.2015

127 kere zamanı geri aldım, o anı yaşadım, her seferinde de rezil oldum.
her defasında.
yoruldum en sonunda,
savunma mekanızmalarından unutma'yı kullanmaya çalışıyorum ama onu da beceremeyeceğim sanırım.

3.06.2015

"Tanrim, Beni temizle ama şimdi değil"
hanım ablalar üzmeyelim gençleri, 
zor zamanlardan geçiyoruz

3.04.2015

sadece hocaları için iki dersi takip ediyorum ama mutsuz olunca hiç çekilir olmuyorlar, zira düşünme gerektiren dersler, düşünme deyince de aklıma beni mutsuz eden şeyler baskın yapıp derse fırsat vermiyor.
ama önemli bir şeyler söyledi bir tanesi "hayal, anlamın taklidini oluşturur...hayal arınmadan rüya arınmaz...hayali duyular oluşturur"
aslında derdim tam da bunlar üzerineydi, hocanın faal akılla ilişkisi kuvvetli diye yormadım olayı yine de. kaç gündür film izlemeye başlayınca rüyalarımın nasıl değiştiğini düşünüyordum. bu tespitler iyi geldi, insan destek bekliyor böyle konularda. rüya görmekten hala nefret ediyorum, rüyalarım arınmayacak biliyorum çünkü hayalimi olabildiğince kirlettim ve daha kötüsü durumu kabullendim. taklitlerim aslı gibi değil bilakis çok ters, gittikçe hakikatten uzaklaşıyorum, üzülüyorum sonra alışıyorum sonra üzülmediğime üzülüyorum.

2.25.2015

bugün bir arkadaş az kalsın iyi biri olduğuma ikna edecekti beni ama konu senden bin beterler var'a gelince anladık olayın boyutunu

1.26.2015

bakın adam diyor ki "benim yaralarım 'tuzum tuzum' der"
ilginç

1.19.2015

"görüşmek üzer"

"e'yi unutmuşsunuz" diyen okuyucu istemeyen şair'in şiiri

çok sıkıldım