11.30.2010

Cengiz Aytmatov

"Aytmatov, milletinin tarih boyunca kazandığı sosyal, kültürel, ahlaki, edebi, askeri, yani bütün maddi ve manevi zenginliğini eserlerine yansıtmış,yaşadığı coğrafyanın insanının tarih içinde kazandığı değerleri; acılarını, kahramanlıklarını,tecrübelerini yazıya döküp ölümsüzleştirmiş, halkının içine düştüğü zor durumları eserlerinde en güzel şekilde anlatmış, onların çözümlerine dair ipuçları göstermiş, eserlerinde kendi ifadesi ile "tipik insan"ı ortaya koymaya çalışmış bir yazardır. hikayelerinde milletinin temel mülkü olan milli hafızaya ait efsane, destan,masal, hikaye ve türküleri; bunların meydana geldiği şartları, altındaki hikayeleri, insanları kullanırken, Kırgız Türk kültürünü, psikolojisiyle,duyuş ve anlayış tarzıyla, tüm zenginlikleriyle o kültürü bina edenlerin evlatlarına yeniden hatırlatmaya çalışmıştır."
[Aytmatov'un tipik insan tanımı: "her yazar bir milletin çocuğudur ve o milletin hayatını anlatmak, eserlerini, kendi millli gelenek ve törelerini kaynak alarak zenginleştirmek zorundadır. Benim yaptığım önce bu, yani kendi milletimin geleneklerini ve hayatını anlatıyorum fakat orada kaldığınız takdirde bir yere varamazsınız. Edebiyatın, milli hayatı ve gelenekleri anlatmanın ötesinde de hedefleri vardır. Yazar, ufkunu milli olanın ötesine doğru genişletmek ve 'evrensel' olana ulaşmak için gayret göstermek durumundadır. İyi Yazar 'tipik insan'ı ortaya koymaya ustalığına erişen yazardır"]

kitabının arkasında çok iyi anlatılmış Çıngız Ata'm ama eklemeden duramam. "Oğulla Buluşma" hikayesinde 'birbirleriyle uzun uzun konuşacak ve gereği gibi vedalaşacak vakitleri olmamıştı. O zamanlar şartlar böyleydi. Her birinin içinde söylenmemiş o kadar çok söz, o kadar çok düşünce kalmıştı ki! O günlerde halkın kalbinden geçenleri derleyip toparlayacak ve açıklayacak birilerinin ihtimali de pek azdı...' İşte burada bence kendini anlatıyor. O sessiz geçen zamanlarda içten konuşulanların hepsini duymuş ve eserlerinde hepsini açığa çıkarmıştır ve bunu o kadar muhteşem bir şekilde yapmış ki her kitabında ayrı bir etkileyicilik mevcut. Kültürel mirasına bu kadar sahip çıkan ve bunla sınırlı kalmayıp bunu dünya edebiyatına aktaran bir yazara sahip oldukları için Kırgız'lar çok şanslı. Kıymetinin de bilindiğini düşünüyorum. Geçen yaz Kırgızistanda çıkan çatışmalarda Çıngız Ata'yı arayan halk hemen mezarına koşmuş, keşke ölmeseydi de bizi tekrar biraraya toplasaydı demişlerdi. İnşAllah Çıngız Ata'dan devraldıkları bayrak ellerinde kalmaz, bir sonraki nesle aktarmayı becerirler. Türkiye sınırları içerisinde böyle bir yazar mevcut mu diye düşünüyorum da cevabını veremiyorum. Bizim yamalı tarihimizin tümünü sahiplenenlere pek iyi bakılmıyor zira. Eğer var da ben bilmiyorsam kendisinden özür dilerim. Bizim de böyle büyük yazarlara sahip olmamız dileğiyle...

kızıl elma / Çıngız Ata

yoğunluk sebebiyle elime kitap alamadığım son günlerde, kitaba olan özlemim içten baskı yapmaya başlayınca bir patlama yaşayıp uzun kitaba sarılmadan içimi teskin amaçlı hikaye kitaplarına yöneldim. Yakın zamanda aldığım "kızıl elma" kitabı dört hikayeden oluşuyor.( kızıl elma, oğulla buluşma, beyaz yağmur, asker çocuğu). Cengiz Aytmatov'u çok seven biri olarak ve her kitabını okumayı misyon edindiğimden okumazsam ayıp olurdu. Oğulla buluşma ile asker çocuğunu zaten okumuştum önceden ama bu kitapta tekrar okumadan alıkoyamadım kendimi.
En güzel hikaye oğulla buluşma'ydı. savaşta vefat eden oğlunun hasretini içinde büyütüp ve yine içinde yeni bir çocuk varedip, bir süre sonra da oğlunun hala yaşadığına inanma ve onu bulmak üzere yola koyulmasını anlatıyor. Yolculuk esnasında oğlu'nun nasıl askere gittiğini de öğreniyoruz. Dokunaklı bir hikaye. tabii bunun en büyük sebebi Cengiz Aytmatov'un bütün eserlerinde görülen savaş/ve etkilerine yer verilmiş olması. bir milletin cefasını bu kadar sahiplenip, geçip gitmiştir diye atmayıp her eserine yansıtan bir yazara sahip olması kadar güzel bir şey az bulunur. Çıngız Ata'mı saygıyla anıyorum.

11.26.2010

sakladıklarım
















"sakladıklarımın utancı bir gün öldürecek beni." kekeme çocuklar korosu

...


"gel bak bir elimde gökyüzü var
hala" F.D.

11.24.2010

ocakta çay, ama buz gibi içim
tepede ay, hersey sensiz ne biçim
hayat kuru, gözlerimde yaş var
tek bir soru; niye kırık bu kadar
bir şakam var; sen hariç kimse gülmez
unutursun dedıler kırk gün sürmez
...
kopamazdık biz ya
susmazdık biz ya
öyle olmazdık biz ya
gitmezdın sen ya
dönerdim ben ya...
-nil-


monotonluk maratonu

                                  http://www.youtube.com/watch?v=_42PlXOHHRk


vazgeçemediğim kişi ve şarkısı.hayatımın arka fonunda çalmasını istediğim şarkı diye bir başlık var ya ekşi'de ben üye olsaydım bu şarkıyı yazardım. Zaten bir ara işi abartıp her sabah yataktan kalkar kalkmaz bu şarkıyı dinlerdim. klip de pek hoştur. emeği geçenler sağolsun. bu günlük bu not yeter, hadi monotonluk maratonun'da koşmaya devam etmeye gidiyorum.

11.23.2010

bih

"Bismillah her hayrın başıdır" hadisiyle amel etmek amacıyla giriştim bir yola. Başlarda takip edilecek bir şeyler yazacağımı sanmıyorum ama açılmaya niyetliyim şimdiden söyleyeyim. Kendimi yazma mecburiyetinde hissettiğimde yazmayı değil de içimden geldiğinde yazmayı planlıyorum; ama her içimden geldiğinde buraya koşamayacağımdan aklıma yazıp daha sonra buraya aktarmaya çalışacağım inşAllah. Tabii fazlaca unutkan olduğumdan buraya yazdıklarım daima eksik, kalıntı ve dolayısıyla kopuk olacaktır alttan almanızı bir süre için istirham ederim.