12.02.2011

rüya

riya anlatmayı sevmem. ama daha sevmediğim bişey varsa o da rüya dinlemek. türlü türlü olayları ayrıntılarına girerek dinlemekten hiç mi hiç zevk almıyorum. hatta şöyle ki "dün gece rüyamda..." diye başlayan cümleler canımı sıkmaya yetiyor. İşte benim gibi rüya dinlemeyi sevmeyen varsa okumasın bundan sonrasını zira çok kısa da olsa rüyamı anlatacağım.
Şimdi şöyleki Cem Adrian severiz, dinleriz. Genelde hayal kahvesi videoları nette bulunduğundan biz de açar o siyah beyaz görüntüleri izleriz. Ellerine her seferinde hayran oluruz falan. Sanırım dün sarı gelini söylediği videoyu yakından incelidiğimden rüyamda Cem adrian'ı gördüm ama siyah beyazdı rüyam. Şaka gibi hakikaten. tam imza için defter çıkarmaya çalışırken saat iki oluyor ve o artık haytranlarının yanından kalkıyor. Bu hayran kısmı önemli zira etrafında çok az kimse var. Bu arada alışveriş merkezindeyiz söylemiş miydim? (en uyuz kaptığım şeylerdendir rüya anlatırken önceden söylenmesi gereken şey "hee burara" diye hikayenin ortasında sudur etmesi). Ben yanına gidiyorum, bana "bitti" diyor. ben tam bozulacakken elini cebine atıyor ve şurdaki bordo şekere benzer bir şekeri bana veriyor. (camide çocuklara şeker dağıtan yaşlı amcalar gibi, kabul ediyorum) "babaannem vermişti" diyor. ben tabi ondan sonrasını tam hatırlamıyorum. şok etkisi mi yoksa rüya mı bitti hatırlamıyorum.
Bikaç ayrıntıyı atladım (bahsetmek istemiyorum) ama yaklaşık böyle bişeydi. Hee bir de rüyam siyah beyaz olabilir ama şekerin bordosu renkliydi. bu da Schinler'in Lİstesi'ndeki küçük kızın paltosu gibi. bunlar mı la libido?
buarada rüya görmemeyi hala istiyorum. Cem adrian'ı görmemek pahasına da olsa evet istiyorum. Artık "rüyamdaki işaretlerle güne üzgün başla"maktan yoruldum.

Hiç yorum yok: