8.31.2011

Fatih-Harbiye


Peyami Safa'nın okuduğum ikinci kitabı ve kişilerin ruh hallerini bazen çok güzel anlattığına bir kez daha şahit oldum. Bu kitapta Neriman'a fazla özenmese de Şinasi'nin özellikle hiçbir şeyi düzeltemeye kalkışmaması, suskunluğu asaleti sanmasını, tıpkı ruhu gibi darmadağın olan odasıyla kıyaslaması çok hoşuma gitti.
Kitabın ana konusu toplumun batılılaşması üzerine bi ferdi sayılan Neriman'ın doğuyu ve batıyı temsil eden iki adam arasında tıpkı Fatih-Harbiye tramvayıyla iki semt arasında mekik dokuduğu gibi gidip gelmesi. Bir yandan Macit'in o cancanlı hayatına özenmesi diğer yandan Şinasi'ye olan bağlılığı. Hangi tarafı seçeceğine dair Neriman'ı kendine getiren hikaye ise bence komedi olmuş. Tabi sadece ona bağlı değil karar ama yine de kitaba basitlik katmış.
Kitabın açımdan en büyük eksisi kadınların eksik akıl olarak resmedilmesi. Medeniyeti yalnızca şekil ve renkten ibaret gördüklerini iddia ediyor ve Neriman da kendini savunacak tek bi kelam etmiyor. Tamam, o sıra psikolojisi müdafaya müsait olmayabilir ama bu durum kitap boyu sürüyor.
ve verdiği fikir "her kültür milli kalmalıdır ve milli kalmaya mahkumdur; tekniğe gelince bu beynelmileldir."

Hiç yorum yok: