1.11.2011

Shinbu Sueob

Daha önce fetret döneminde olduğumdan bahsetmedim, şimdi açıklayabilirim, ben güney kore sinemasını çok severim. Psikolojimde derin izler bırakmayı misyon edinmiş filmler izlemeye başladığımdan ve beni aşırı duygusal bi iklimi sokmayı başardıklarından ayaklarımın yere deymesini sağlamak amacıyla kore sinemasına ara vermiştim. 3 aydır izlemiyordum. Bir hevesle fetret dönemini kesmek istediğimde yanlış filmi seçtiğimi anlamam geç olmadı. Şöyleki dramlardan hoşlanan biri olarak komedi türünü (kore sineması için) sevmiyorum.Zaten abartılı mimiklere sahip milletler, bir de komedi için mübalağa girince araya iyice ipin ucu kaçıyor ve hiç hoşlanmadığım bir boyuta ulaşıyor film. abartıdan ibaret.
Tabii kore milleti duygusal insanlar her yere dramı yerleştiriyorlar. komedide de dram bulunuyor.
Konumuz olan filme gelirsek, Love so divine, papaz adayı öğrencinin önüne, salak mı salak, gıcık mı gıcık bir kızın çıkmasıyla papazlık süreci tehlikeye girer. İlk başlarda ciddi anlamda papazlığa yakışmayacak hallerde yakalansa da daha sonradan kıza abayı yakmasıyla papazların sürdürdüğü inziva hayatına katlanamayı göze alıp almayacağını konu alıyor. bi dilemmasını "Tanrı'dan özür diliyorum kimi daha çok sevdiğimi unuttuğum için" diye çok güzel bir şekilde dile getiriyor.
Tabii bu durumda kadın yine Tanrı'ya giden yolda engel mi teşkil ediyor,ki hristiyan inancına göre zaten baştan mimli?
Romantik komedi türüne hiç yeni birşey eklemeyen vasatın altında kalmış, izlenmediğinde hiç birşey kaybettirmeyen, gereksiz filmlerden olmuş. he ben ne diye izledim, çok sıkılsam bile başladığım filmi bitirmeme gibi saçma bir adetimiz bulunduğundan ve sang woo kwone hatrına katlanma sürecim kolay geçti.
O kadar uzun aradan sonra keşke daha iyi film izleseymişim dedim ama iş işten geçeli çok oldu. kısmet deyip konuyu kapatıyorum
edit: söylemeyi unutmuşum, papazlığın dolayısıyla hristiyanlığın insan fıtratına ne kadar ters olduğunu aslında film. Allah'ıma şükürler olsun ki inziva hayatı bizim dinimizde övülmemiş, medeniyete hakikaten ihtiyaç var. Ayrıca bireylerin özel ihtiyaçları da var. Bir insanın kendine evliliği yasaklaması sonuçta fıtrata aykırı, "uzviyetin ihtiyaçlarını inkar cihetine gitme"yelim derdi bi hikayesinde Mustafa Kutlu.
Ayrıca yine ekleyeyim, filmi duygusal anımda izledim, ama zerre etkilemedi. Bu anımda benden çok da iyi istifade edebilirdi ama kaçırdılar.Halbuki "ben kendim yapamadım sen ağlat beni" modundaydım:[

Hiç yorum yok: