12.05.2010

exam

(spoiler bol miktarda bulunur) son zamanlarda sıkça ismini duyduğumdan izlemeye başladığımda çok ümitliydim. bir yere kadar beklentimi karşıladı aslında. hatta cevabın bilinmesi sahnesine kadar gayet iyi ilerlemiştik de ondan sonra öyle bir çakılıyor ki film sonrası bu düşüşün etkisi kalıyor sadece (tamam sadece diyerek biraz abarttım). tam bir klişe ile sonlanıyor.
başlarına değinmek gerekirse sekiz sınava tabi tutulan kişinin yanında bir tane de muhafız bulunuyor ki tek mekanda geçen bir film için kalabalık sayılmazlar. işte bu kadar az kişiyle ve tek mekanda böyle güzel ilerleyen film olduğundan takdiri de haketmiyor değil. (bu arada oldum olası tek mekan filmlerini ilgiyle izlemiş ve beğenmişimdir.) sorulan soruya cevap ararken birbirleriyle girdikleri diyaloglar sayesinde yanıta yaklaşacaklarını sanıyorlar, yani bir takım işi yapma peşindeler. tabii bu akımın öncüsü siyahi adam,onun planına çomak sokan da her daim olduğu gibi beyaz adam. beyazın birliği bozmasıyla film heyacan kazanıyor. yalnız değinmek istediğim bir şey var ki hintli'nin Gandhi lakabını kabul etmemesi tam bir utanç tablosuydu, gandhi'nin kemikleri sızlamıştır. pasif direnişin (!) sembolü olduğundan mıydı o reddiye anlayamadım.
sonuna gelecek olursam soruyu bilen kızımızın görevinin ne olduğunu sorgulaması ve insanlık için çalışacağını öğrenmesi ve bunun üzerine işi kabul etmesi, varlığım insan ırkına armağan olsun klişesi ile neye uğradığınızı şaşırabilirsiniz. daha demin o insanın hırsına yenik düşmesi sonucunda ne b.kluklar yapacağını görmüş olan kızın nasıl oldu da" ben bu insanlık için mi bi şey yapacağım?" demedi şaşırmadım değil.
Ayrıca filmi aptal sarışın(!) ithamından sıyrılmak için bir çaba olarak da algıladım.

Hiç yorum yok: