12.26.2010

mavi marmara'yı karşılamaya converse ile gitme rezilliği

Daha önce 1 mayıs'da Taksim'e ayağında converse ile giden komünist kızları gördüğümde iyi gülmüştüm. aynı istikrarsızlığı bugün ta kendim yaptım. Hayata güldüğün şey mutlaka başına gelir diye yorumlamayacağım bu saçmalığı, tamamen benim salaklığım. bir filmde "sistemi eleştirip onunla sevişiyorum" diyordu. İşte yaptığım tam bu. Amerikan kültürünün dayatması, en büyük sembollerinden olan converse ile Şehit Kanı bulunduram Mavi Marmara gemisini karşılamaya gittim. utanıyorum. hatta kolera'nın dediğini diyorum "tükürün yüzüme ateşim düşsün"
buraya kadar her şey normal ama daha önce yazılarımı okuyan anlar mutlaka bi bahanem vardır .bunda da sağlam olmasa da var. şöyleki Başka ayakkabım yok! yeni alacağım, günlük hayatta bile converse giymeyi istemiyorum,yeni ayakkabı alana kadar bununla idare etmem lazım! işte kapitalist düzenin yokluğu da böyle oluyor. Sago'm der ki; "yokluk içinde varlık çeksem de" işte durumum azıcık bunla açıklanıyor. böyle yokluk/varlık varsa tabi. Çift düşün yapabilirsiniz. kabul ediyorum sarılmaya deymeyecek bir bahane.
  Özeleştiriden sonra güne biraz değinecek olursam açıkçası duygulu anlar yaşamayı isterdim; ama hiç bir şey hissetmedim. İnsan unutkan, o şehitleri çoktan unutmuştum belkide. Ee bolluk anında da o geminin saldırıya uğradığı zamanki duyguları hissetmem zorlaşıyor. O zaman anılan Mavi Marmara lafzı ile şimdi anılan Mavi Marmara lafzı aynı heyecanı vermiyor. Yangının ortasında ateşin telaffuz edilmesiyle yağmurun altında ateş demek bir olmuyor. hele benim gibi unutkan ruhsuzlar için. Ayrca Ömer Karaoğlu'nun kurşun gazeli'ni okutturmasında az bir sesin çıkması, çoğunluğun katılmaması beni sinir etti. falan filan...
Allah'ın, İslam ümmetinin üzerindeki gaflet uykusunu kaldırması duasıyla...
Kurşun Gazeli
savaşa girdin kalbim bin yara aldı beni
ne denli acı varsa aradı buldu beni

seni bir bomba gibi taşımak bu göğüste
bir  Ebu Bekir kıldı bir Ömer kıldı beni

kurmak bize düştü bu kalbi sökülmüş çağı
buyruk en ağır yükün altına saldı beni

atıldık kurşun gibi kentin alanlarına
bir kaç put ve taş gördü birden irkildi beni

parça parça bir yürek delik deşik bir bağır
bir beş değil sevgili bin kurşun deldi beni

böyle çıktım alana ve yürüdüm yürüdüm
ne görebildi kimse ne anlayabildi beni

ve put alanlarından geçtim İbrahim gibi
bir savaş bildi beni bir eylem bildi beni...

Hiç yorum yok: